Örneğin geçenlerde yabancı sosyal medya platformlarından birinde şöyle bir paylaşıma rastladım:
“Covid-19 insanlık ve küçük işletmeler için yıkıcı olabilir. Umuyoruz bunun hayvan yemekten kaynaklanan bir şey olduğuna dair bir uyanışa yol açar.”
Bu cümlelerden sonra şöyle bir çağrıda bulunuyorlar: Vegan ol başkalarına yol göster. Bu senin için ve dünya için daha iyi olacaktır. Şimdi söz söyleme ve sorumluluk alma vaktidir (1).
Yine bazı süpermarketlerde el değmeden hazırlanmış vegan gıdalara ilginin pik yaptığına dair haberler de çıkmaya başladı. Hatta veganlar öyle abarttılar ki meseleyi şöyle değerlendirenler bile oldu:
“Süpermarketteki el değmemiş vegan yemeklerin pikinin COVID-19 coronavirus ile ilgisi yoktur”. Yani demek istiyorlardı ki corona virüsü olmadan da vegan ürünlere aynı ilgi zaten vardı (2).
Dünyada bazı firmalar Corona virüsu salgını çıktıktan sonra tüketici davranışlarını daha yakından izleyerek yeni yönelimleri ortaya çıkarttılar ve vegan ürünlere tercihin arttığını iddia etmeye koyuldular. Bu gözlemlerin sonucunda vegan işinde uzmanlaşma gerektiğini ve Covid-19’un gıda teknolojisinde gelişmeyi hızlandırdığını iddia edenler de çıktı (3).
Geçtiğimiz yıllarda da bitkisel temeli peynir mayası ve peynirlere ilginin arttığına dair haberlere rastlıyorduk. Ancak corona virüsunun Çin’de bir hayvandan bulaştığına dair haberlerden sonra, uzmanların “Evcil ve çiftlik hayvanlarından bulaştığına dair hiçbir bilimsel bilgi yoktur” uyarısına rağmen hayvanlara karşı bir mesafe koyanlar da görülmeye başladı. Yani sosyal mesafeden sonra bazılarında “Hayvanlara da mesafe “ geliştirildi.
Gıda üzerine araştırma yapan firmaların kimi piyasa analistleri “Veganlık küresel bir trend haline geliyor” diyor. Ayrıca kimi yerlerde bitkisel kaynaklı peynir artık hayvansal kaynaklı peynire önemli bir alternatif olarak gösteriliyor. Ekseriyetle hayvansal ürünlerle beslenmekten kaçınma olarak bilinen veganlık, pandemi ortamında daha bir zemin buluyor gibi gözüküyor. İnsan sağlığına yararları vurgulanarak vegan diyet seçmeyi öneren uzmanların açıklamaları da buna eklenince veganlığa eğilimde bir artış görüldüğünden bahsediliyor. Hatta birçok gıda perakendecisinin vegan gıda stoklamaya başladığından bile söz edilmektedir (4).
Vegan rüzgarı bu yıl öyle esti ki, bu yılın Mart ayının ikinci haftası başlayan “Vegan moda haftası” corona virüs salgınına rağmen devam etti.
Tüm bilgilerden sonra şimdi soralım:
Vegan trendin artmaya başladığı iddia edilen bu ortamda, vegan peyniri hayvansal peynire bir alternatif olabilir mi veya bitkisel bazlı peynir hayvan sütünden yapılan peynirin yerini tutar mı?
Cevabını vermeye çalışalım.
Veganlık veya vejeteryanlık bir yükselişte olsa bile Dünya Atlası 2019 rakamlarına göre %38 ile Hindistan birinci sırada, onu %13, 12 ve 10 ile İsrail, Tayvan ve İtalya takip ediyor(5).
Öyle ülkeler var ki örneğin Vietnam gibi %99’dan fazlası et yiyor. Ancak Dünyanın ortalama %22’si vejetaryen(6)...
Öte yandan uzmanlar aminoasitlerin en önemli kaynağı olarak hayvansal ürünleri gösteriyor. Wikipedia’da ise esansiyel (vücut için gerekli) aminoasitlerin tümünün et,süt,yumurta ve peynirden sağlandığı belirtiliyor. Esansiyel aminoasitler hayvansal ve bitkisel kaynaklardan temin edilir, ancak hayvansal ürünlerin bitkisel kaynaklı ürünlere göre daha yüksek bir beslenme değerine sahip olduğu bildirilmektedir (7). Üstelik, hayvansal proteinlerle karşılaştırıldığında, bitkisel kaynaklı proteinler hayati önem taşıyan tüm esansiyel amino asitleri yeterli miktarda içermez. Bununla birlikte insanlar için dokuz temel aminoasitlerden metiyonin önemli bir protein kaynağı olan baklagillerde yoktur. Yine 20 standart aminoasitten biri Triptofan’ın bitkisel besinlerde en az bulunduğu belirtilmektedir(7). Oysa “Stresin düşmanı rüyaların dostu olarak gösterilen peynirin antidepresan özelliği olan triptofan açısından zengin kaynaklardan biri olduğu bilinmektedir (8,9,10).
Tüm bunlarla birlikte, belki ekosisteme ve doğaya hunharca davranmanın bir sonucu olarak bazı felaketlere maruz kalıyoruz denebilir. Ancak hayvanları ve hayvansal ürünleri yemenin bir sonucu olarak bu salgınların çıktığını öne sürenlerin geçerli bir dayanağı olduğunu söylemek mümkün değil. Kaldı ki, hayvansal ürünleri tüketmemekle hayvanlardan geçen hastalıkların önünü kesebileceğimizi kim söylüyor?...
Sonuç olarak, vegan anlayışa saygı göstermekle birlikte denilebilir ki:
“ Bitkisel kaynaklı proteinlerin insan beslenmesinde yararları su götürmez bir gerçek olsa bile hayvansal proteinlerin yerini tutamadığı görülmektedir. Diğer taraftan, ülkemizdeki et severliğin yanına peynir severliği de ekleyince %22’lik bir oranı temsil eden vejetaryenlerin corona virüsü salgını ortamında dünya toplumunun diğer %78’ini nasıl kendi saflarına çekebileceği ayrı bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna tıklanma rekorları kıran kaşar ve gravyer dilimleme videolarını, tüm dünyayı saran pizza ve cheeseburger sevdasını, tıklım tıklım biftek salonlarını, sosyal medyada şölene dönüştürülen et, kokoreç ve şırdan şovlarını da eklerseniz vejetaryenlerin bu mücadelede işi zor gözüküyor”...
KAYNAKLAR