peynir bir sanattır
Yaratıcılık kabiliyetinin ve estetiği tasavvur edebilmenin bir göstergesi olan sanat tarih boyunca insanoğlunun uğraş alanlarından biri olmuştur. Uygarlıkla birlikte birçok şeyi keşfeden insanlık yeni arayışlar içine girdikçe doğanın sunduğu güzelliklerin de farkına varmış aleladelikten estetiğe giden her şey ilgisini çekmiştir. Sığlıktan uzaklaşma çabası içinde olan herkes güzeli ve iyiyi yakalamak için uğraşırken “ sanat” denen şeye yaklaşmıştır. Örneğin çay sunumu çay otunun bulunup sıcak suda demlenip bardağa konulup getirilmesi gibi görünse de, Japonlar bu işi bir seremoni ve estetikle yaparlar. “Chado” olarak adlandırılan bu seremoni Japonlarda önem taşır. Bir yerde sanatsal bir gösteri şeklinde yapılır.
Günlük hayat akışının sıradan bir parçası gibi değil de bir silsile ve mizansen çerçevesinde uygulanır. O zaman çayla birlikte birçok şey renkli hale gelir ve mutluluk verici olur. Ortam şenlenir, seviyesi artar, insanlar ve mekân önem kazanır.
İnsanlık tarihi kadar eski bir geçmişi olan peynir de bu gelişim sürecinin dışında kalmamıştır. Sütün belki de tesadüfen ekşimesi veya kesilmesiyle oluşan teleme veya lorun nasıl olup da Çeddar’a, kaşara, Gorgonzola’ya Gravyer’e, Parmigiano Reggiano (Parmessan)’a veya Rokfor’a dönüştüğü dikkate alınırsa “sanat” denen sihirli değneğin peynire de dokunduğu görülecektir.
Bu ilginç yazının devamını Cheese Life Magazine Dergisinden okuyabilirsiniz.
Hemen abone olun derginiz adresinize gelsin
0 Yorum -
Yorum Yaz